“Et ırkı konusunda kafa karışıklığı var”
Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Yönetim Kurulu, geçtiğimiz ay yapılan Genel Kurul ile değişti. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini Adnan Yıldız’dan devralan Sencer Solakoğlu’ndan Milli Tarım Projesi, hayvan ithalatı ve yerli besicilik hakkında görüşlerini aldık.

“Et ırkı konusunda bir kafa karışıklığı var” diyen Solakoğlu, gelişmiş ülke istatistiklerine bakıldığında et üretiminin 2/3 oranında süt ırklarından geldiğini ancak Türkiye’de karkas randımanı çok yüksek olan belli et ırklarının talep gördüğünü bu konuda hata yapıldığını söyledi.

Milli Tarım Projesi’ndeki kararlar besicileri nasıl etkiler?

Türkiye çok büyük bir ülke. Bildiğiniz gibi farklı iklimleri içinde barındırıyor. Bu kadar büyük bir ülkeyi tek sistemle yönetmeniz yanlış olur. Adana’da 10 biçim yonca hasadı yapan bir çiftçi ile Van ilimizde 3 biçim yapan bir çiftçimiz aynı şekilde destekleniyordu. Öncelikle havza bazlı destekleme modeli, bu yanlışı ortadan kaldırıyor.
Milli Tarım Politikası’nın hedeflerinden biri dışarıya bağımlılığı azaltmak. Meralarımızın yeterince verimli kullanılmaması, bu alanlarda yıllık kullanılan gün sayısının çok düşük olmasına neden oluyordu. Meracılığa yeni bir bakış getiren Milli Tarım Projesi maliyetlerimizi düşürecektir.
Kaba yemi ucuzlatmadan ülkemizde karkas fiyatlarını düşürmek mümkün olmaz. Et ırkı konusunda bir kafa karışıklığı var. Gelişmiş ülke istatistiklerine bakınca et üretiminin 2/3 oranında süt ırklarından geldiğini görüyoruz. Karkas randımanı çok yüksek olan belli et ırkları ülkemizde talep görüyor. Bu konuda bir hata yapıldığını düşünüyorum. Süt vermeyen etçil bir ırkı, ülkeye damızlık düve olarak getirmek ve entansif besi sistemiyle bakmak ilk yavruda para kazandıracaktır. Peşinden bir veteriner raporu ile anaç hayvanı da keserseniz zarar etmezsiniz. Bu sistemde bir yavru daha alacağım kararını verdiğiniz anda hesap tersine dönüyor.

Yerli besi çiftliklerinin artması, ithal hayvan gelmesini engeller mi?

Yerli besi çiftliklerinin artması ithal hayvan gelmesini engellemez. Biz süt fiyatlarını dengede tutmayı başaramazsak et problemini hiçbir zaman çözemeyiz. Yerli besi çiftlikleri hayvan tedarikini kimden yapacak?

Uzun vadede et fiyatlarının nasıl etkileneceğini düşünüyorsunuz?

Eurostat raporunda enteresan bir veri ile karşılaştım. Türkiye Hindistan’dan sonra ürettiği süte göre en az et üreten ülke pozisyonunda. Ürettiğimiz tahmini süt 18 milyon ton civarında deniliyor. Ya bu çok hatalı bir veri ya da gerçekten yavrularda ölüm çok. Ancak yavrular ölseydi sadece erkek buzağılar değil dişi buzağılarında ölmesi gerekirdi. Bu durumda her yıl artan sütün de her yıl azalması gerekiyor. Biz ne kadar üretim yaptığımızı bilmediğimiz sütün kontrolünü ele almalıyız. Bu soru kanımca et fiyatlarının nereye gideceğinin en temel ögesi. Sütte arz kontrol altına alınmadığı sürece fiyat istikrarı sağlanamaz.
Uzun vadede et fiyatlarını öngörmek için Bakanlığımızı yakından takip etmemiz gerekiyor. Tarım politikalarının sıkça değişmesi projeksiyonların sadece ‘’ mantıklı öngörü ‘’ haline gelmesine sebep veriyor.

Sivil Toplum Kurumları saha ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında köprü vazifesini görüyor. Ülkemizde bilgi ve tecrübesi olmadan, “eli taşın altında” olmayan ancak kanaat ve mevkii sahibi olan yetkililer var. Toplumsal ve sektörel çıkarları gözetmeyerek, kişisel başarı sağlama, ün kazanma ve ne pahasına olursa olsun koltuğu kaybetmemek için sektörü yanlış temsil eden Sivil Toplum Kurumları yöneticilerinin en kısa zamanda temizlenmesi tüm hayvancılık sektörünün önünü açacaktır.