Hakkımızda

2004 yılında hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren süt et ve damızlık sığır yetiştiricilerini bir araya getirmek amacıyla kurulan ‘’Tüm Süt Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği’’ (TÜSEDAD), başta 50 baş ve üzeri sağmal ve besi hayvanı olan üreticilerin üye olabildiği bir dernek iken yeni yönetimle birlikte 2019 yılında yapılan Tüzük değişikliği sayesinde 1 baş hayvanı olan çiftçilerin de üye olabildiği, tüm üreticilerimizi kucaklayan dev bir dernek haline gelmiştir.

Temel amacımız; büyükbaş hayvancılık yapan tüm çiftçilerimizin giderek büyüyen sıkıntılarını Tarım ve Orman Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili diğer bakanlıklar ve STK’lar ile tarafsız ve etkin bir şekilde paylaşarak çözüm önerileri sunmaktır.

Ayrıca, üyelerimizin sahada yaşadığı yetiştiricilik ve mevzuat ile ilgili sorunların çözümü için derneğimiz hiçbir siyasi eğilim içerisinde olmadan, etkin bir şekilde hizmet vermektedir.

Üyelerimiz on-line sistemler üzerinden günün her saati hem birbirleri hem de dernek yönetimi ile görüşmeler gerçekleştirebilmekte, sorunlarını önerilerini ve sektöre dair her türlü konuyu tartışabilmekte ve çözüm için tavsiyeler alabilmektedir.

Dünya ve Türkiye’de sektöre ait fiyatları takip ederek basın aracılığıyla kamuoyunu bilgilendirmekte, aylık olarak yaptığımız maliyet hesaplamaları ile gündem yaratmaktayız.

Elbette başta üretim girdilerinin kontrol atına alınarak, çiftçimizin para kazanmasını sağlamak ile sürdürülebilir üretimin temini asıl ve en önemli hedefimizdir.

 Birlikten kuvvet doğar ilkesine olan inancımızla; ülkemize ve işletmelerimize büyük ilerlemeler sağlayacağımız gerçeğiyle çalışmalarımıza devam etmekteyiz.

 Bu inançla; üreticilerimizin sesini duyurabilmek ve sürdürülebilir bir üretim için gerekli çalışmaları yapmaya devam ediyoruz.

Sevgi ve Saygılarımızla…..

1-Barınaklarımızda standarta gerek vardır;

Ruhsatlandırmadan başlayan sürecin açık, havadar, aydınlık ve kolay temizlenebilen mekânlar olarak tescili, yönlendirilmesi gereklidir. Günümüz şartları itibariyle ahır projesi, mimari çizimleri konusunda danışmanlık yapan firmaların bu konuda ihtisas sahibi olmaları, dolayısıyla yatırımcıların bilinçsiz yapılaşmalara gitmeleri önlenmelidir. Böylelikle hem sürü verimliliğini kontrol altına almış hem de daha sonradan yapılacak düzeltme harcamaları için ülke ekonomisini tutumlu yönlendirmiş olabiliriz.

2-Sağım hanelerimizde standarda gerek vardır;

Kalitenin ilk değil, son durağı olan sağımhanelerde yüksek teknolojiler sayesinde üstün kalitede hammadde üretimi ve saklanması mümkündür. Ülkemizde sağım sistemleri konusunda üretim yapan küçük sanayii de mutlak surette desteklenmelidirler, çünkü onlardır Türk kadınını elle sağımdan kurtaran, bir nebze de olsa kalitede yol alınmasını sağlayan. Süte hava değmemeli; elle sağımdan kovalı makine sağımına geçiş dahi sütün kalite gelişiminde bir aşamadır. Ama standardı getirecek olan nokta sütün direkt olarak soğutma kazanına geçişini mümkün kılmaktır. Burada üretilen hammaddenin hijyen ve kalite denetimlerinin belirli bir standartta takibine ve sonuçlarına göre ödeme yapılması şu anda kimi fabrikalarca yapılmaktadır ama bu kontrollerde bağımsız laboratuarlara mutlak surette ihtiyaç vardır. Dolayısı ile sütün üretilme, depolama ve hijyen, kuru madde kontrol standardı belirlenmiş olmalıdır.

3-Yemde standartlara gerek vardır;

Yem fabrikalarının denetlenmesinden başlayan bu süreçte bizlerin her türlü yem hammaddesinin analizlerini rahatça yaptırabileceği laboratuarlar gereklidir. Sektörümüzün fiyat rekabeti ancak ve ancak kaliteli ve ucuz üretilmiş yemlerin işletmelerimizde kullanılması ile mümkündür. Burada da verilen teşvikler güzel teşviklerdir. Ancak kaliteye yönelik teşvik sistemi oluşturulmalıdır. Yüksek kalitede üretim yapan daha çok destekleme alabilmelidir. Mısır silajı örneği vermek gerekirse; bir dönümde 9 ton verim alan da aynı şekilde teşvik görmekte 2 ton verim alanda... Bunun bir standardı olabilmelidir. Bir işletmenin aylık cirosu içerisinde yem maliyeti %25 ten %70'e kadar değişebilir. Neyi kaça ve hangi kalitede yedirdiğimiz sürü ömrünü, süt fiyatını ve dolayısı ile işletme karlılığını büyük oranda etkiler.

4-Sağlık sisteminde standarta gerek vardır;

Her birimizin ve özellikle de yeni yatırımcının hastalıklardan ari bir ülke olmadığımızın bilincinde olmaları gereklidir. Bu farkındalık şu an için paniğe sebep olmaktadır. Resmi olmayan testler, sırf bu yüzden canlı hayvan ithalatı gereği gündemdedir. Hâlbuki dünyada SİSTEM ve STANDARTLAR çerçevesinde ülkesini eradike edebilmiş ülkeler vardır. Bizlerin yapması gereken ise sistemi ve finansmanı belirlemektir. Sistem için kontrollü taramalar, aşı programları, sürekli ve kontrollü kesimler, kaçakçılık kontrollerinde uzun vadeli ve ısrarcı programlar izlenmelidir. Bilinmelidir ki hasta sürüler barınak, sağım, yem ve genetik potansiyeller ne kadar üstün olurlarsa olsunlar ne işletmeye ne de insan sağlığına gerekli faydayı sağlayamazlar.

5-Islah sisteminde ve genetikte de standartlara gerek vardır;

Bu konuda Ziraat Odalarının hazırladığı raporu okumanızı tavsiye ederim, tüm gerçekleri açıkça ortaya koymaktadır. Genetik pahalı bir iştir ve amacına uygun yapılabilmesi için sistemi, ulusal bağımsız bir mekanizmayı gerektirir. Maalesef şu an için böyle bir sistem yoktur ama damızlık birlikleri var güçleri ile bu konuda alt yapı çalışmaları yapmaktadırlar. Üstlendikleri sorumluluğun küpelemeden, üretime, kayıttan tip puanı vermeye kadar geniş bir yelpazeye yayılmış olması maalesef tarafsız, kesin ve doğru bilgiyi mümkün kılmamaktadır. Bir boğanın kızlarına ne aktaracağı yaklaşık 8 senelik bir süreci ve sağlam kayıt sistemini gerektirir. Bu genetiğin ıslah standartıdır ancak bir de genetiğin hastalıklar ve üretim standartları vardır ki burada da laboratuarlar, DNA testleri ve kan tesleri büyük rol oynarlar.

6-Yönetimde standartlar deyince de öncelikli eğitimli işgücünü sorgulamaya başlıyoruz;

Sahada çalışan veterinerlerin, ziraat mühendislerinin zorunlu stajlarındaki kalite, sahada denetlenmeleri ve sundukları hizmetlerin standartı mutlak şartta gereklidir. Sağımcı, nalbant, teknisyen gibi işgüçlerine ihtiyaç vardır ve yatırımlar hız kazandıkça da olacaktır. Dolayısı ile işletmelerimizin yönetiminde üniversiteler ve meslek okullarıyla koordineli çalışılması, çocuklarımızın işlerine saygı duyarak eğitilmeleri hayvancılık sektörünün gelişimine yardımcı olacak başka bir diğer faktördür. Günümüz hayvancılık teşviklerinden faydalanmak için dahi işletme yönetimlerimizin işleri nasıl, hangi sistemde ve hangi birimle takip edeceği konusunda yönlendirilmeye ihtiyaçları olmakta…

Derneğimiz üyeleri yukarıda saydığım başlıklarda; gerek kendilerini geliştirmek gerekse de diğer sivil toplum kuruluşları ve bakanlığımızla ortak çalışarak ilerlemeye, sağlam sektörleşmeye ve birbirlerine destek vermek istemektedirler. Tüsedad bir bilgi alışverişi platformudur. Dolayısı ile bu konuda fayda sağlamak isteyen tüm işletme sahiplerine şiddetle aramıza katılmalarını öneririm.

Tarım ve Hayvancılık; 3 T den en önemlisidir (Tekstil, TARIM ve HAYVANCILIK, Turizm).

Birlikten kuvvet doğar ilkesine; sektörleşmenin henüz başında inanmanın ve TÜSEDAD’a katılmanın ülkemize ve işletmelerimize büyük ilerlemeler kaydedeceği inancındayız.

Saygı ve Sevgiyle