Bazı yem üreticileri bayilere gönderdikleri yem satış fiyat listesini Türk Lirası’ndan dolara çevirdi. Dövizdeki artış nedeniyle yılbaşından bu yana yüzde 50’ye varan oranlarda zam yapan yem sanayicileri, çiftçiye dolarla yem satmaya başladı.

Bayilere gönderilen dolar bazlı satış fiyatı listesinde, protein içeriğine göre süt yemlerinin 50 kiloluk torbası fabrika çıkış fiyatı 13 dolar ile 20.69 dolar arasında değişiyor. Buzağı yemleri 14.60 ile 15.45 dolar, besi yemleri 13.37 ile 16.24 dolar, küçükbaş yemleri 8.70 ile 17.52 dolar ve kanatlı yemlerinin fiyatı ise 17.62 ile 24.31 dolar arasında değişiyor.

Bayilere gönderilen dolar bazlı yem satış fiyatları ile ilgili olarak yapılan açıklamada, verilen fiyatların fabrika çıkış fiyatı olduğu, yükleme tarihindeki fiyat listesinin geçerli olduğu, vadesinde yapılmayan ödemeler için yüzde 4 vade farkı uygulanacağı ifade ediliyor. Ayrıca ödemenin dolar olarak almayacağı bilgisine yer veriliyor.

Dolarla yem satışının anlamı şu; dolar arttıkça yem fiyatı da artacak. Dolar düşünce fiyat düşecek. Fakat, dolarda aşırı bir düşme olursa yeniden Türk Lirası’na dönüş olacaktır.

Hayvancılık yapanlar için en önemli girdi olan yemde fiyatların dolar bazında uygulanması, buna karşılık çiğ süt fiyatının 6 ayda bir, kuruş bazında artırılması kabul edilebilir bir durum değil. Yemi dolarla alan, çiğ sütü kuruşla satan çiftçi üretimi nasıl sürdürecek?

Ham maddesi büyük oranda dışarıdan ithal edilen yemin maliyeti dolar arttıkça artıyor. Yem üreticileri artan maliyeti fiyatlarına yansıtıyor. Fakat, bu yemi hayvanına yediren et, süt,yumurta üreten çiftçi ürün fiyatına aynı oranda yansıtamıyor. Çiftçiden çiğ sütü alan,karkas et alan sanayici bu ürünleri işledikten sonra et ve süt ürünleri olarak piyasaya sunduğunda artan maliyetleri belli oranda fiyata yansıtıyor. Bu ürünleri alıp satan market zincirleri çok yüksek kar marjları ile tüketiciye satıyor. Üretici ucuza satarken, tüketici pahallıya alıyor. Kimse buna müdahale etmiyor.

Çiftçi artan maliyeti fiyata yansıtamıyor. Çünkü, özellikle çiğ sütte fiyatı üretici belirlemiyor. Çiğ süt fiyatı Gıda Komitesi’nin görüşü alınarak Ulusal Süt Konseyi tarafından 6 ayda bir belirlenerek açıklanıyor. Fiyat 6 ay boyunca sabitleniyor. Bazen bu 7-8 ayı buluyor. Son olarak litre başına 1 lira 70 kuruş olarak belirlenen çiğ süt referans fiyatı 1 Temmuz’dan geçerli olması gerekirken 15 Ağustos’tan geçerli olacağı ilan edildi.

Üretim maliyetlerinin en önemli kalemini oluşturan yemdeki fiyat artışı üreticileri inek kesimine veya daha az yemle beslemeye yönlendiriyor. Yem fiyatlarının dolar bazında uygulanması ile devam eden süt ineği kesimi Kurban Bayramı’nda daha da artacaktır.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın inek kesiminin yasak olduğunu açıklamasına rağmen inek kesimi yapıldığı biliniyor. Zarar eden çiftçiye zorla hayvancılık yaptıramazsınız.

Yazıyı yazarken Veteriner Hekim Tahir Yavuz’dan bir mesaj geldi. “Süt- yem fiyat sarmalı” başlığıyla gönderdiği mesajda tam da bu konuya dikkat çekiyor. Tahir Yavuz’un görüşleri özetle şöyle: “Süt hayvancılığı sektörü süt -yem fiyat sarmalı içerisinde bocalamaya devam ediyor. Kesif yem girdilerinin yüzde 65 oranında ithal olduğu ifade ediliyor. Dolar ve euro kurları yükseldikçe yemin zamlanması kaçınılmaz bir durum.

Yem fiyatı yükselince çiğ süt fiyatı da yükselmek zorunda. Çiğ süt fiyatı son günlerde biraz arttırıldı. Ama; daha yürürlüğe girmeden, hatta tartışmalar bitmeden fiyat eskidi! Döviz kuru artışıyla kesif yeme zam gelecek, yeme zam gelince çiğ süt fiyatında artış yapılması gerekecek. Sarmalın içinde kaybolacağız.

Durumun enflasyon artışında suçlu görülmesi de cabası. Fakat bu devamlılığı olmayacak bir durum. Çiğ sütte artış olunca sütten yapılan ürünlere, özellikle peynire zam gelecek, peynire zam gelince vatandaşın alım gücünü aşacak. Alım gücü azalan tüketici daha az peynir satın alacak. Mandıracı, sanayici daha az peynir satınca, daha az çiğ süt alımı yapacak. Mandıracı satamadığı ürün için neden ham madde alsın?

İş dönecek, dolaşacak yine süt hayvancılığı ile uğraşan üreticiyi vuracak. Çiğ süt fiyatları düşük kalınca öncelikle inek kesimleri artıyor. Tabii, inekle birlikte ineğin rahimini, dolayısıyla yavru doğuracak olan anneyi kaybetmiş oluyoruz, aynı zamanda. İnek kesilmese bile, yemden tasarruf etme düşüncesi çok büyük hataları beraberinde getiriyor. Döl tutmama, süt veriminin azalması, metabolik hastalıklar sorunlar yumağı halinde karşımıza çıkıyor. İnek önündeki yemin azaltılmasını kesinlikle affetmez.

Süt sığırcılığı ile uğraşanlar toplamın sadece yüzde ikisi kadar bir masraf tutan, ama çiftliğin geleceğini en çok etkileyen suni tohumlamadan vazgeçerek boğa kullanmayı seçebiliyor. Süt-yem paritesi bozulduğunda böylesi bir hataya düşen işletmelerde hastalıklar, döl tutma güçlükleri, yavru atma olayları, ölü yavru oram artıyor. Neslin ileri gitmesi gerekirken geri gitmesi de ayrı bir sorun. Peynir fiyatları ya da genel olarak süt mamulleri fiyatları tüketicinin alım gücünü aşınca sahte tereyağı, süt görmemiş peynir ve benzeri tağşişleri yapanlara gün doğuyor.

Kalıcı, nüksetmeyen bir çözüm için çiğ süt- kesif yem fiyatlarındaki sarmaldan kurtulmamız,çareyi kaba yem ve kesif yemde aramamız, gerekirse sübvanse edilmiş ham maddelerle yem yapılmasını sağlamamız gerekir. Doğru teşhis, doğru müdahale, doğru yere yapılan operasyon, doğru tedaviyi ve şifayı sağlar.” Özetle, dolarla yem alan, kuruşla süt satan çiftçinin gideceği yer kesimhanedir, kasaptır.

Kaynak: Ali Ekber Yıldırım